15 Mart 2014 Cumartesi


beşiktaşım benim
Sen benim damardaki kanım
Gözümdeki yaşım şanlı Beşiktaşım

Kalbimin en orta yerinde
Büyük bir yangın var içinde

Beşiktaş sana yemin olsun
Bitemeyecek sevdam mezarımda bile........

Gün doğdu Hep Uyandık Stadlara Dayandık
Beşiktaşın uğrunada bayraklarla donandık
Semtimiz erkek semti aşık eder herkesi
Üzerimden eksilmesin bayrağımın gölgesi
İşte biz kötü günde hep omuz omuzayız
Övünmek gibi olmasın biz karakartallıyı                                                                                                                                                                                                                                                                                                  mehmet nuri kabak
erkek adam renksiz takılır









www.bjknin özgecmişi.com

 beşiktaşın kuruluş hikayesi...

Mesaj tarafından junior_ertouch Bir Perş. Mayıs 22 2008, 18:58
Kuruluş hikâyesi


1902 yılının sonbaharında Beşiktaş Serencebey Mahallesi'nde, o zamanın Medine Muhafızı olan Osman Paşa'nın konağının bahçesinde, 22 kişilik genç grup, haftanın bazı günlerinde toplanıp jimnastik hareketleri yapmaktaydı. Başta Osman Paşa'nın oğulları Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket
ile mahellenin gençlerinden Ahmet Fetgeri, Mehmet Ali Fetgeri,
Nazımnazif, Cemil Feti ve Şevket Beyler’in aralarında bulunduğu
gençlerin ilk ilgilendikleri spor branşları, özellikle barfiks, paralel, güreş, halter, aletli ve aletsiz jimnastikti.
O sıralarda siyasi hareketler dolayısıyla her türlü toplanmadan ürkerek, hafiyeler dolaştıran 2. Abdülhamit'in
adamları Serencebey'deki bu toplanmaları haber alınca, spor yapan
gençler bir baskınla karakola götürüldü. Bu sporcu gençlerin bir
kısmının saray erkanına yakın olması, ayrıca o dönemlerde kötü gözle
bakılan futbol oynamadıkları ve sadece beden hareketleri yaptıklarını
belirtmeleriyle gergin durum yumuşadı. Hatta saray çevresinden Şeyhzade
Abdülhalim bu sporcuları destekledi ve sık sık antrenmanları seyretmeye
başladı. Ünlü boksör ve güreşçi Kenan Bey de antrenmanlara gelerek
güreş ve boks hareketleri göstermeye başladı.
1903 yılı Mart ayında ise özel bir izinle Beşiktaş kuruldu. 1908'de Meşrutiyet'in ilanıyla sportif hareketler biraz daha serbestlik kazandı. 31 Mart 1909'daki siyasi olaylardan sonra Edirne'de bulunan Fuat Balkan ve Mazhar Kazancı, Hareket Ordusu
ile İstanbul'a geldi. Siyasi olaylar yatıştıktan sonra iyi bir eskrim
hocası olan Fuat Balkan ile başta güreş ve halter sporlarını yapan
Mazhar Kazancı, Serencebey'de jimnastik yapan gençleri bularak birlikte
spor yapma fikrini kabul ettirdi. Fuat Balkan, Ihlamur'daki evinin
altındaki yeri, kulüp merkezi yaptı ve Bereket Jimnastik Kulübü'nün adı
Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü olarak değiştirildi. Böylece
jimnastik, güreş, boks, eskrim
ve atletizmin ön planda tutulduğu güçlü bir spor kulübü meydana geldi.
Fuat Bey'in arkadaşları Refik ve Şerafettin Beyler de iyi birer
eskrimciydi.
Bu arada Beyoğlu Mutasarrıfı Muhittin Bey'in teşvikiyle Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü, 13 Ocak 1910
tarihinde tescil edilen ilk Türk spor kulübü oldu. Semtin gençlerinin
bu spor kulübüne ilgisi büyüdü ve spor yapan üyelerin sayısı bir anda
150'ye yükseldi. Kulübün merkezi de Ihlamur'dan Akaretler'de
49 numaralı binaya taşındı. Bir süre sonra bu bina da küçük gelince,
yine Akaretler'de 84 numaralı binaya geçildi. Bu binanın arkasındaki
bahçe de bir spor sahası hâline getirildi.[2]

Kulüp renklerinin gelişimi


Yıllardır Beşiktaş’ın ilk renklerinin kırmızı - beyaz olduğu, Balkan Savaşı'nın
kaybedilmesinin ardından ölenlerin yası amacıyla siyah-beyaz olarak
değiştirildiği söylenir. Beşiktaş tarihi ile ilgili birçok kaynak böyle
yazmaktadır. Ancak 100. yıl belgeselinin hazırlanması sırasında yapılan
ayrıntılı araştırmalarda, kırmızı rengin kullanılmadığı, renklerin her
zaman siyah - beyaz olduğu yönündeki belgeler ağırlık göstermiştir.
Beşiktaş 100. Yıl Belgeseli yapımcısı Tuğrul Yenidoğan, yaptığı
araştırmalar sonucunda bu tartışmalara noktayı koymuştur:
Osman Paşa Konağı’nda başlangıçta ferdi sporlar yapıldığından
herhangi bir forma rengine gereksinim duyulmadı. Ancak sporcuların
sayısı her geçen gün yeni katılımlarla artmaya devam edince, eğitimini
Fransız mektebinde tamamlamış Mehmet Şamil Bey kurucular heyetini
topladı. Okul günlerinde kullandığı, okulunun renklerini taşıyan rozeti
yakasından çıkardı ve gösterdi: “Bizler de tıpkı bu rozet gibi bir
rozet yaptırmalı ve Kulübümüz’de spora devam eden her azayı bu rozeti
taşımaya mecbur tutmalıyız” dedi. Toplantıya katılanlar Mehmet Şamil
Bey’in teklifini heyecanla kabul ettiler. Toplantının sonunda rozette
yer alacak kulüp renkleri de kararlaştırıldı. Tabiatın bütünüyle
birbirine zıt iki ana rengi kulüp renkleri olarak seçildi: Siyah ve
Beyaz...
Beşiktaş’ın ilk rozetinin yapıldığı tarih, Fransız mektebindeki
rozetlerden esinlenerek miladi yıl olarak “1903” yazıldı. Üstte Arap
harfleriyle “Beşiktaş” yazarken, sağda “J”, solda “K” harfleri yer
aldı. arka yüzünde İstanbul'da yapıldığı yazılıdır ve iç tarafında
rozeti yapan ustanın mührü yer almaktadır. Rozetteki armada yer alan
yıldızın 6 köşeli olduğu dikkat çekmektedir. 2. Meşrutiyet’e
kadar (1908) bu 6 köşeli yıldız kullanılmıştır. Bu rozet, İskender
Yakak tarafından Kulübün Onursal Başkanı Süleyman Seba’ya hediye

Kara Kartallar Efsanesi


Son iki sezonun şampiyonu Beşiktaş, 1940-1941 sezonuna
gençleştirilmiş ve yenilenmiş kadrosuyla girer. Haftalar ilerledikçe
puan farkını açan Beşiktaş, ligde liderliğini sürdürmektedir. Bitime 5
hafta kala rakip Süleymaniye’dir. 19 Ocak 1941
Pazar günü Semih Duransoylu’un hakemliğini yaptığı Şeref Stadı’ndaki
maça Beşiktaş şu kadro ile çıkar: Faruk, Yavuz, İbrahim, Rıfat, Halil,
Hüseyin, Şakir, Hakkı, Şükrü, Şeref, Eşref. O sezonun genelinde olduğu
gibi, Beşiktaş yine başarılı bir oyun ortaya koyar. Maçın ikinci
yarısının ortalarıdır. Beşiktaş takımı farklı önde olmasına rağmen
rakip kaleye bitmek tükenmek bilmeyen hücumlar gerçekleştirmektedir.
İşte o sıralarda Beşiktaş’ın akın yönü olan Şeref Stadı’nın Atatürk
panosu bulunan tarafındaki tribününden bir ses yükselir: “Haydi Kara
Kartallar. Hücum edin Kara Kartallar”... Şeref Stadı’nı dolduran
binlerce taraftar ve maçı takip eden gazeteciler, çınlayan sesle donup
kalmıştır. Son derece isabetli bir benzetmedir o anda yapılan. O sezon
rakiplerini ezip geçen Beşiktaşlı futbolcuları “Kara Kartal”dan,
oynadıkları futbolu “Kara Kartal gibi hücum etmek”ten başka bir şekilde
tarif etmek mümkün değildir. Tribünlerden gelen sesin sahibi Mehmet
Galin isimli bir balıkçıdır.
Voleci Şeref lakabıyla maruf Şeref Görkey’in voleyle attığı 3 gol ve kaptan Hakkı Yeten’nın, Şakir’in ve Şükrü’nün birer golüyle sahadan 6-0 galip ayrılırlar.
Bu maçın ardından, Beşiktaş’ın sembolü “Kara Kartallar” olmuştur...

Beşiktaş JK amblemi


Beşiktaş Amblem'indeki ilk beyaz cizgi 1'i; 3 siyah çizgi 3'ü; ve
ikinci beyaz çizgi 1'i simgelemektedir. Amblem 9 bölümden oluşmaktadır
ve yukardaki dört numara (1,3,1,9) yanyana geldiğinde, 1319'u
oluşturmaktadır. 1319, Rumi Takvimde 1903'e eşittir. Amblemdeki Türk Bayrağı ise Türkiye Futbol Federasyonu'nun hediyesidir. Beşiktaş Türk Bayrağı'nı kullanma hakkını Yunanistan Milli Futbol Takımı ile oynanan bir maçta Türk Milli Takımı'nı temsil ettiği için almıştır.

KAYNAK:tr.wikipedia.org

besiktaşın geçmisi

(1)

(1)

(1)

(1)

(3)

(1)

(1)

(3)

(3)

(1)

(1)

(2)

(2)

(1)

(1)
http://www.kavaga.net